Elektrikli Yüksek Hızlı Demiryolu Hattı Türkiye'yi Düşük Karbonlu Geleceğe Hazırlıyor
Yeni bir sürdürülebilir kalkınma finansmanı modeliyle desteklenen yeni demiryolu hattı küresel tedarik zincirini güçlendirecek.Akdeniz bölgesinin kuzeydoğusunda konumlanan Mersin, Türkiye'nin en büyük ikinci konteyner limanı ve Doğu ile Batı arasında önemli bir ticaret kapısı. Bugün limana giren ve limandan çıkan mallar, yoğun trafikte karayoluyla ya da dizel yakıtlı trenlerle taşınmak zorunda.
Mersin'i gelişen sanayi şehirleri Adana, Osmaniye ve Gaziantep'e bağlayan 286 kilometrelik demiryolunu elektrikli yüksek hızlı demiryolu hattına dönüştürecek olan altyapı projesi, bu değerli ticaret yolunu canlandırarak sürdürülebilir bir büyüme vadediyor. Bu dönüşüm, sürdürülebilirlik odaklı finansmanın ekonomik kalkınmada oynayabileceği rolü vurguluyor.
Modern zamanlar ve modern hedefler için ulaşımı yeniden tasarlamak
Türkiye, küresel lojistik merkezi olarak 21. yüzyılın ana oyuncularından biri olma hedefiyle altyapısını genişletme ve sanayi bölgelerini ithalat ve ihracat kapılarına bağlama konusunda önemli adımlar atmaya başladı. Bu gelişmelerin ülke genelinde büyümeyi hızlandırması bekleniyor.J.P. Morgan Kalkınma Finansmanı Kurumu (JPM DFI) Başkanı Arsalan Mahtafar konunun daha net anlaşılması için şu açıklamayı yaptı: “Türkiye Almanya’dan iki kat büyük olmasına rağmen Almanya'nın ancak onda biri kadar yükü demiryolu ile taşıyor.”
Demiryolu kapasitesindeki bu eksiklik Türkiye'nin karayolları üzerinde aşırı baskı oluşturuyor.
Demiryolu hattının modernizasyonu kargo kapasitesini üç katına çıkartırken, karayolları üzerindeki baskıyı da hafifletecek. Başka bir açıdan bakacak olursak, yolculardan Türkiye’nin en önemli ihracat ürünü Antep fıstığına kadar her şey 3 kat hızlı taşınacak.
Elektrikli demiryolu hattı sayesinde ana sanayi bölgelerinden doğrudan denize taşınabilecek yük miktarı artarken, lojistik maliyetleri büyük ölçüde azalacak. Bu projeyle Türkiye’nin ihracatına yönelik uluslararası talebin artırması ve karbon salınımının azalması bekleniyor.
Türkiye'nin demiryolu elektrifikasyon projesinin çevresel faydaları
- Yıllık 150.000 metrik ton daha az CO2 emisyon salınımı
- 32.000 binek aracın emisyonuna eş değer emisyonun ortadan kalkması
- Demiryoluyla taşınan yükte ton başına %80 daha az enerji kullanılması
Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep demiryolu hattı projesini anlatmak için ekstra bir çalışmaya gerek yok; ancak projenin potansiyelinin olması, bu ölçekte bir girişimi finanse etmek için gerekli olan 923 milyon Euro'yu tek başına sağlamaya yeterli değil.
Bunun için Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı, Avrupa'nın önde gelen inşaat müteahhitlik şirketlerinden Rönesans Holding'e ve J.P. Morgan'a başvurdu. J.P. Morgan, Türk hükümeti ve Birleşik Krallık'ın İhracat Kredi Finansmanı Ajansı (UKEF) liderliğindeki çeşitli ihracat kredi kuruluşları ile birlikte çalışmak üzere çoklu disiplin ve çoklu temsil yetkisine sahip bir ekip kurdu. Bankanın gelişmekte olan piyasa kuruluşlarının etkilerini ölçmelerine ve sürdürülebilir sermaye çekmelerine yardımcı olan kolu JPM DFI ve İhracat Kredi Kuruluşu Finansmanı (EAF) grubu bu ekibe dahil oldu.
2025-2027 yılları arasında aşamalı olarak tamamlanması planlanan elektrikli demiryolu hattının inşaatı şu anda devam ediyor.
“Yaptığımız işin özünde ilişki bankacılığı var ve bu proje de onlardan biri. Burada aynı zamanda özel sermayeyi sürdürülebilir bir şekilde sosyal ve ekonomik açıdan etkili bir projeye bağlıyoruz.”
Richard Wilkins
Global Head, Export and Agency Finance Origination, J.P. Morgan
‘Sermaye’ tanımının genişletilmesi
Geleneksel olarak, proje geliştiricileri risk ve getiriye dayalı finansman sağlar. Ancak Mahtafar'ın bakış açısına göre bu yaklaşım, bir projenin insanların yaşamları ve geçim kaynakları üzerindeki etkisini göz ardı ediyor.“Türkiye yoksulluğu azaltmak ve vatandaşlarının refahını artırmak için ekonomik olarak kalkınmak zorunda. Ancak bunu çevresel açıdan sürdürülebilir bir şekilde yapmazsa, küresel iklim hedeflerimize ulaşamayız ve doğal ekosistemlerimizi yeni nesillere aktaramayız."
Arsalan Mahtafar
Executive Director and Head of J.P. Morgan Development Finance Institution
Etki yatırımcılarını gelişmekte olan ekonomilerdeki projelere bağlayan Mahtafar’ın görevlerinden biri de kuruluşların aldıkları kredi konusunda şeffaflık sağlamalarına yardımcı olmak.
Türkiye'nin demiryolu hattı projesi için bu, Rönesans Holding'in istihdam yaratma ve sürdürülebilir sanayileşme uygulamaları konularındaki çalışmalarını sunmasına yardımcı olmak ve bu hedefe doğru ilerlerken tüm süreçleri raporlama taahhüdünü güvence altına almak anlamına geliyor.
Projenin, 2.700 yüklenici istihdamının yanı sıra 200 yeni kalıcı idari ve yönetimsel istihdam yaratması ve karbon emisyonlarında yılda 150.000 ton azaltma sağlaması bekleniyor.
Ortak bir vizyonu gerçekleştirmek için kurulan bağlantılar
Demiryolu hattı projesinin finansmanından inşasına kadar her aşamasında iş birliği yapıldı.Rönesans Holding gelişmiş bir sinyal sistemi kurarken ve demiryolu hattı boyunca güç kullanımını optimize ederken, yüklenici firma çelik ve tarım sektörlerindeki nakliyecilerin ihtiyaçlarının yanı sıra bu projeden yararlanacak vatandaşların taleplerini de dikkate alacak.
"Projenin dokunduğu herkesi düşünerek, tasarım ve inşaatı tüm paydaşların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak biçimde uyguladık. Proje, uluslararası mühendislik firmaları ve tedarikçiler aracılığıyla dünyanın dört bir yanından en iyi uygulamaları bir araya getiriyor."
Eşref Ömer Yıldız
CEO, Concession, Rönesans Holding
Proje ayrıca kablolar ve şebeke konektörlerinden işçiler tarafından giyilen yansıtıcı güvenlik yeleklerine kadar çeşitli mal ve hizmet tedarikçileri ile birlikte çalışmayı gerektiriyor.
J.P. Morgan'ın İhracat Kredi Kuruluşu Finansmanı ekibi, Birleşik Krallık İhracat Kredi Finansmanı Ajansı liderliğindeki ihracat kredi kuruluşlarıyla birlikte çalışarak bu uluslararası tedarikçilere erişim sağlanmasına yardımcı oldu. Tedarik zincirine katılma uygunluğu, ortak ülkeler olan İtalya, Avusturya ve İngiltere'den finansman garantilerinin tetiklenmesinde kilit rol oynadı.
Demiryolu hattı projesinde yer alan tüm taraflar Türkiye için sürdürülebilir taşımacılık ve daha verimli ve karlı ticaret gibi ortak bir vizyonu paylaşırken, J.P. Morgan tarafından tasarlanan ve onları bir araya getiren koalisyon kurma modeli J.P. Morgan İhracat Kredi Kuruluşu Finansmanı Global Başkanı Richard Wilkins'e göre taşımacılığın dışında pek çok alanda da uygulanabilir: “İşin özünde taraflar arasında güven inşa ederek bu projeleri ileriye taşımak var. Özellikle de ortak hedef sürdürülebilirlik olduğunda, bu iş tek başına yapılamaz.”
Kaynak: The Electric High-Speed Rail Accelerating Turkey’s Low-Carbon Future (bloomberg.com)