Dünyada ve Türkiye’de Konteyner Kentlerin Önemi
Deprem Riski Altındaki Bölgelerde Güncel Durum
Türkiye, Şubat 2023'te büyük bir depremle sarsıldı. Yaşanan deprem, kapsamı ve yol açtığı yıkımın büyüklüğü bakımından eşi benzeri görülmemiş bir felaketti. 48 bin 448 kişi hayatını kaybetti; 3,3 milyon kişi ise yaşadığı yerden ayrılmak zorunda kaldı. Bugün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada can ve mal kayıplarına yol açan afetlerin oranı her geçen gün artıyor. Her yıl deprem, sel, yangın, heyelan ve toprak kayması, tsunami, volkanik yanardağ patlaması afetlerle daha fazla karşılaşıyoruz. Bu afetler sonrası çok sayıda insan hayatını kaybederken aynı zamanda büyük kitleler evlerini kaybediyor. Yaşanan felaketlerin etkisi, iklim krizi ile birlikte daha da yıkıcı hale geliyor.
Öyle ki World Weather Attribution tarafından yapılan analize göre, 2023 Eylül ayı başında Akdeniz'in büyük bölümünde yıkıma neden olan şiddetli yağışların sera gazı emisyonlarından kaynaklanan iklim değişikliği nedeniyle gerçekleşme olasılığı yüksek. Çalışmada ayrıca şiddetli yağmurun yol açtığı yıkımın, sele eğilimli bölgelerdeki yapılaşma, ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle çok daha büyük olduğunu ortaya koyuyor.
Yapılan tek analiz bu değil elbette. Ve tüm bu çalışmalar, gelecekte de afetlerle karşılaşma riskimizin ne yazık ki hiç de küçümsenmeyecek boyutta olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle afetlerin engellenmesi kadar afet sonrası sürecin doğru yönetimi için de çalışmalara hız verilmiş durumda.
Afet sonrası süreçte, sağlık, temiz su, beslenme gibi önemli sorunların yanı sıra, barınma sorunu da büyük önem taşıyor. Yıkımların yaşandığı bölgelerde iyileştirme çalışmalarının uzun süreli olması da uzun vadeli barınak ihtiyacını artırıyor. Afetzedelerin sağlıklı mekanlarda yaşamalarını sağlayabilmek için alternatif barınak sistemlerinin devreye girmesi bu açıdan çok büyük önem taşıyor.
Afet Sonrası 3 Önemli Adım
Deprem gibi tabi afetlerin yol açtığı durumlarda, konteyner kentler konut ihtiyacına en hızlı çözümü sunuyor. Deprem sonrası acil ihtiyaç duyulan barınma amaçlı kullanılan konutlara “deprem konteyneri” adı veriliyor.
Yeni nesil teknoloji kullanımıyla demonte ön üretimli hazırlanan deprem konteynerleri nakliye kolaylığı ve yerinde hızlı kurulum gibi önemli avantaja sahip. Kurulum yerinde başka inşa malzemelerine ihtiyaç duymaması nedeniyle fiyat açısından da oldukça ekonomik olan konteyner kentler, afet yönetimi için hızlı süreç yönetimi ve kısıtlı bütçelerin ekonomik şekilde kullanımını sağlıyor.
Kentleşme ve yerelleşme hedefine yönelik kolay ve erişilebilir çözümler sunan konteyner kent projelerini hayata geçirirken, dikkat edilmesi gereken üç temel unsur öne çıkıyor:
1. İhtiyaçlar Merkezi Oluşturun
Daha küçük bir şehir veya hatta mahalle içinde bir topluluk merkezi oluşturmak, bölgenin genel yoğunluğuna dokunmadan kentleşme ve yerelleşmeyi harmanlamanın akıllıca bir yolu olarak ön plana çıkıyor. Bu merkezler, toplumun ticari, konut, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarına cevap veren geleneksel 'Ana Cadde' konseptini hayata geçiriyor.
Deprem konteynerleri, daha sonra yemek alanları, perakende alanları ve ofis alanları gibi çeşitli farklı alanlara dönüştürülebilecek bir yapı sunuyor. Taşınabilir konteynerlerin çok yönlülüğü, hareket kabiliyeti ve yeniden tasarlama esnekliği çok sayıda fayda sağlıyor.
2. Toplulukların Özelliklerini Doğru Analiz Edin
Bir topluluğun sürekli değişen eğilimlerini, ihtiyaçlarını ve arzularını karşılayacak olanaklar sunabilmek çok önemlidir. Konteynerler, toplum planlamacılarının daha kalıcı gelişmelere yatırım yapmadan önce yeni konseptleri test etmeleri için bir yol sunar. Konteynerler, açık hava gıda pazarları, perakende, gezici kütüphaneler, mobil klinikler ve daha fazlası gibi hizmetleri denemek için geçici olarak kurulabilir.
3. Sürdürülebilirlik Hedeflerine Odaklanın
İklim değişikliğine ilişkin artan endişeler, kentleşme planlamasında en çok dikkate alınan konulardan biri haline gelmiş durumda.
Enerji verimliliği, uyarlanabilir yeniden kullanım, etik kaynak kullanımı, malzemelerin yeniden kullanımı, mevcut alanların yeniden keşfedilmesi ve çok işlevli alanlar yaratılması sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmanın yollarından sadece birkaçı.
Konteyner Kentler Tüm Dünyada Yaygınlaşıyor
AFAD verilerine göre Haziran ayı itibariyle, deprem bölgesinde vatandaşların barınma ihtiyacını karşılamak adına 352 ayrı noktada 130 bin civarında konteyner kurulumunu gerçekleştirildi.
Geçici barınma türleri, doğal afetlerin türü, çevresel koşullar ve ekonomik faktörler gibi çeşitli faktörlere göre ülkeden ülkeye değişiyor.
Konteynerler kentler sürdürülebilir bir konut çerçevesi sağlamanın yanı sıra, kullanımı kolaylığı, esneklik ve maliyet avantajı sağlıyor. Dahası, Amerika Birleşik Devletleri'nde Business Week dergisi tarafından yapılan bir anket, konteyner evleri önümüzdeki 10 yıl içinde insanların yaşam biçimini değiştirecek 20 büyük icattan biri olarak ortaya koyuyor. Konut amaçlı kullanım için konteynerlerin şehir gazına bağlantısı, su temini, drenaj ekipmanlarının kurulumu, ısıtma ve ısı koruma gibi çevresel gereksinimlerin de karşılanması gerekiyor.
Dünyadan Konteyner Kent Örnekleri
Maliyet etkinliği ve nakliye kolaylığı nedeniyle konteynerler, dünyanın çok sayıda şehrinde de güvenli bir yaşam sunan “sosyal konut” alternatifi olarak ön plana çıkıyor. Bu örneklerden biri Meksika'nın Cholula kentindeki Konteyner Kent. 48 bin 500 metrekarelik kent, çok çeşitli kamusal kullanımlar ve çok aileli konutlar için geri dönüştürülmüş konteynerlerden oluşuyor.
Londra ve Brooklyn'in Greenpoint bölgesinde de konut olarak kullanılan konteynerlerin sayısı hızla artıyor. Özellikle yeşil mimari alanında yükselen küresel konteyner pazarının 2029 yılına kadar yüzde 5,7 oranında büyüyerek 87,11 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Yaşam Kent: Önemli Bir Konteyner Kent Örneği
Bu konudaki başarılı örneklerden biri de Rönesans’ın Malatya’da kurduğu Yaşam Kent. 30 ülkede doğrudan faaliyet gösteren Rönesans Holding, deprem sonrasında gerçekleştirdiği çalışmalarla 10 bin kişiye kalıcı yaşam alanı olabilecek şekilde 2 binin üzerinde konteyner konutu hayata geçirdi.
Üstelik Rönesans, bölge genelinde hayata geçirilen konteyner kentlerle, geçici değil, kalıcı barınma alanı oluşturabilecek planlamalar yaptı. Donatılarla beraber kreşlerin, kadın yaşam merkezlerinin, çocuk alanlarının olduğu kalıcı bir yaşam alanı tasarladı. Rönesans bu konudaki çalışmalarını, “Özellikle bölgedeki kadın ve çocukların ihtiyaçlarını ön planda tuttuk” diyerek özetliyor. Hedefi ise “çatı değil, yuva kurmak olarak” tarif ediyor.