Hayatın her alanında eşi benzeri görülmemiş bir teknolojik dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüme hızla adapte olanların ise ciddi bir rekabet avantajı sağladığını izliyoruz. Bugüne kadar odağında teknolojinin yer almadığı inşaat ve müteahhitlik sektörü için de bu durum geçerli.
Maliyet, zaman ve kalite baskısının her geçen gün arttığı inşaat sektöründe rekabetçi olmanın yolu artık dijitalleşmeden, büyük veriyi doğru okumak ve analiz etmekten geçiyor.
BIM (Building Information Model) adı verilen “Yapı Bilgi Modellemesi” tam da bu noktada devreye giriyor. İnşaat sektörünü dönüştüren bu teknoloji, bir projenin fiziksel ve fonksiyonel özelliklerinin temsil edildiği dijital bir modelinin oluşturulmasına ve yönetilmesine imkan veriyor. Hal böyle olunca bu teknolojinin sektörü global bazda etkisi altına aldığını söylemek mümkün. Öyle ki araştırmalar, BIM teknolojisinin inşaat projelerinin tamamlanma süresini ortalama %7 oranında azalttığını ve maliyetleri ise %20’ye kadar düşürdüğünü gösteriyor. Daha önemlisi ise bu teknolojinin dünyanın geleceğine katkısı… Çünkü BIM, karbon emisyonu oranını %50’ye kadar azaltarak, yeşil bina uygulamalarını destekliyor.
Diğer bir ifadeyle BIM; projeleri hızlandırıyor, maliyetleri düşürüyor, kaliteyi artırıyor ve aynı zamanda sürdürülebilir bir dünya için sektöre inanılmaz bir fırsat sunuyor.
Rönesans olarak bu teknolojinin öncü isimleri arasındayız. Adana, Elazığ ve Yozgat şehir hastanesi projelerimizin farklı aşamalarında BIM’i kullanma ve sağladığı avantajları deneyimleme fırsatı yakaladık. Son teknolojileri ve yenilikleri takip eden BIM uzmanlarımızın elde ettikleri olumlu sonuçlara dayanarak, bugün bu teknolojiyi Başakşehir Şehir Hastanesi projemizin her aşamasında kullanıyoruz. Diğer tüm projelerimizde olduğu gibi Başakşehir Şehir Hastanesi’nde de teknolojiyle elde edilen kalitenin yanı sıra sürdürülebilir geleceğe katkı sağlamak, en büyük hedefimiz. Çünkü biz sektörün alışılagelmiş kalıplarının dışına çıkmak ve geleceği inşa etmek için çalışıyoruz.